Bilmeden Kullanma Karinesi
Yazar: Eser Sevinç
Tarih: 9.09.2025
“Bilmeden Kullanma Karinesi” Tartışması
1. Giriş
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 1 Ekim 2025 itibarıyla yürürlüğe koyacağı yeni denetim politikası, Sahte veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge (SMİYB) ile mücadelede önemli bir dönüm noktası olarak sunulmaktadır. Ancak düzenlemenin en kritik noktası, “bilmeden kullanma” savunmasının geçersiz sayılmasıdır. Bu yaklaşım, her SMİYB kullanımının otomatik olarak “bilerek” yapıldığı varsayımına dayanmaktadır.
Bu durum, hukukun temel ilkelerinden biri olan kusursuz sorumluluk yasaklığı ve ispat yükünün idareye ait olması ilkeleriyle çelişmektedir. Zira mükelleflerin kasıtlı olup olmadığını ortaya koymak, esasen idarenin görevidir. “Bilmeden kullanma karinesi her zaman geçerlidir” savı, masumiyet karinesinin doğal bir uzantısıdır ve idarenin otomatik suç varsayımı yaratmasına engel olmalıdır.
2. Yeni Dönemin Riskleri Üzerine Eleştiri
Politikanın riskli tarafları şu noktalarda öne çıkmaktadır:
- Kasıt Karinesi: Vergi Denetim Kurulu’nun her SMİYB kullanımını doğrudan “bilerek” yapılmış kabul etmesi, mükellefin niyetini araştırmadan suç isnadında bulunmak anlamına gelir. Oysa hukuken kasıt karinesi değil, bilmeden kullanma karinesi esas alınmalıdır. Aksi takdirde, basiretli tacir yükümlülüğü sınırsız bir sorumluluk alanı yaratır.
- İspat Külfeti: Yeni yaklaşımda işlemin gerçek olduğunu ispat yükü bütünüyle mükellefe yüklenmektedir. Bu, vergi hukukunda “idarenin delil toplama yükümlülüğü”nün tersine çevrilmesi anlamına gelir. Hukuka uygun bir denetim anlayışı, idarenin somut kanıtlarla “bilerek” kullanım iddiasını ortaya koymasını gerektirir.
- Ağırlaştırılmış Müeyyideler: VUK 359 kapsamına alınan her fiil, hapis cezası dahil ağır yaptırımlar doğuracaktır. Ancak “bilmeden kullanma” ihtimalini göz ardı ederek tüm mükellefleri suçlu konumuna getirmek, cezaların şahsiliği ilkesini zedeler.
3. Uyum Önerilerine Eleştirel Bakış
Tedarikçi araştırması, sözleşmesel güvenceler, işlemlerin kapsamlı belgelenmesi vb. incelemeler mükellefler için kuşkusuz faydalıdır. Ancak bu işlemler, “bilmeden kullanma” savunmasının tamamen geçersiz kılınmasını meşrulaştırmaz. Çünkü:
- Hiçbir mükellef, ticari hayatın doğası gereği tedarikçisinin her hareketini denetleyemez.
- Yapay zekâ tabanlı risk analizleri ne kadar güçlü olursa olsun, masum bir mükellefi “bilerek” suçlu kabul etmek adil değildir.
- “Önleyici tedbirler” önerisi, mükelleflerin asli işlerinden çok idarenin potansiyel şüphelerini gidermeye odaklanmasına yol açmaktadır.
Dolayısıyla, uyum tedbirleri faydalı olmakla birlikte, bilmeden kullanma karinesinin kaldırılmasını haklı çıkarmamaktadır.
4. Meslek Mensupları Açısından Değerlendirme
SMMM ve YMM’lerin artan sorumluluğu, mükellefleri bilgilendirme ve risk yönetiminde daha aktif rol alma gerekliliğini doğuruyor. Ancak bu noktada da, meslek mensuplarının idarenin suç isnadını önceden kabullenmiş şekilde hareket etmeye zorlanmaları sorunludur. “Bilmeden kullanma” karinesi, hem mükellef hem de meslek mensubu açısından hukuki güvence sağlamaya devam etmelidir.
5. Sonuç
Yeni denetim politikasının amacı sahte belgeyle mücadele olsa da, “bilmeden kullanma” karinesini kaldırmak yerine güçlendirmek daha adil bir yaklaşım olacaktır. Çünkü:
- Masumiyet karinesi ve suçta kusurluluk esastır.
- İdarenin üstünlüğü ilkesi, vatandaşın temel haklarını ortadan kaldıramaz.
- Hukuki güvenliğin sağlanması için, mükelleflerin kastı araştırılmadan otomatik suç isnadı yapılmamalıdır.
Sonuç olarak, bilmeden kullanma karinesi her zaman geçerli olmalıdır; idare ise, gerçekten kasıtlı kullanım olduğuna dair somut ve güçlü deliller ortaya koymakla yükümlüdür. Aksi yaklaşım, vergi güvenliğini değil, ticari hayatın istikrarını tehdit eder.
Geri DönYazımız hakkında görüş ve önerileriniz için esersevinc@gmail.com adresine eposta gönderebilirsiniz.